31 Aralık 2018 Pazartesi

Roma Devletinin Siyasi Devirleri


Roma’da siyasi tarihin başlangıcı Roma şehrinin kuruluşu olan M.Ö. 753 kabul edilir. Efsaneye göre Truva savaşında şehir düştükten sonra halka Aeneas isimli bir kahraman önderlik etmiştir. Onunla ilgili çok sayıda eser vardır. En meşhuru Vergilius’un Aeneis destanıdır.

Aeneas'ın Truva'dan çıkışını gösteren bir tablo. Sırtında babası ve yanında çocuğuyla beraber... Burada aslında bir mesaj verilmektedir. Bu üç kişi üç kuşağı temsil eder. Dün vardık, bugün varız, yarın da olacağız  anlamında...

Roma’nın Aeneas’ın soyundan geldiğine inanılan Romulus tarafından kurulduğu kabul edilir. Romulus’un bir de Remus isimli ikiz kardeşi vardır. Bu iki kardeşi doğduklarında dişi bir kurdun emzirdiği ifade edilir. Bunu tasvir eden heykellere Avrupa’nın çoğu yerinde rastlamak mümkün. Ayrıca Roma kulübünün armasında da bu tasvir yer almaktadır.

Roma Capitolini müzesinde bulunan bir heykel yandaki ise
A.S. Roma'nın arması. Orada da aynı tasvir yer alıyor.
 




Romulus’un bir şehir devleti olarak kurduğu Roma zamanla büyüyerek bir imparatorluk haline gelmiştir. Bu devlette zaman içinde farklı rejimler hüküm sürmüştür. Bu rejimler göz önüne alınarak Roma siyasi tarihi 4 devreye ayrılmıştır:

a)      Regnum (Krallık Devri)
b)      Res Publica (Cumhuriyet Devri)
c)       Principatus (İlk İmparatorluk Devri)
d)      Dominatus (Son İmparatorluk Devri)

İlk üç devirde özellikle Cumhuriyet döneminde siyasi makamların tertipli ve uyum içinde çalıştıkları görülmüştür. Zaten bu üç devir birbirine benzemektedir. Son dönem ise mutlakiyetçi anlayışa dayanır.

1.       Krallık Devri (M.Ö. 753-M.Ö. 510)
İlk devirlerde Roma rex adı verilen krallar tarafından yönetilmekteydi. Dini, siyasi, askeri güçleri elinde bulunduran kral ömür boyu hüküm sürerdi. Kralın yanında meşveret meclisi niteliğinde senatus bulunurdu. Bunun üyeleri gens adlı kabilelerden ve pater familiasların (aile reisi) arasından seçilirdi. Ayrıca bunlar ömür boyu görevde kalırlardı. Bunların yanı sıra bir de comitia isimli bir meclis vardır. Bu meclise tüm Roma halkı katılır. Bu sayede Roma halkı siyasi hayata katılmış oluyordu.

2.       Cumhuriyet Devri (M.Ö. 510-M.Ö.27)
M.Ö. 6. yüzyılın başlarında patricius ismi verilen soylu sınıf kralın mutlak idaresine son vermiştir. Kralın yerine bu sınıf siyasi hayata hâkim olmuştur. Bu yönden bakıldığında önceki rejimden farklı olmadığı söylenebilir. Ancak bu devirde demokratik unsurlar daha etkili hale gelmiştir.
Krallık devrinde tek bir magistra görülürken burada magistraların sayısı artmıştır. Senatus ve comitia meclisleri ise bu döneme intikal etmiştir.

3.       İlk İmparatorluk Devri (M.Ö.27- M.S. 284)
Bir süre daha kendi halinde devam eden Roma devleti komşuları ile yaptığı savaşları kazanıp güçlenmeye başlamıştır. Özellikle Kartaca ile yapılan Pön savaşları Roma için bir dönüm noktası olmuştur. Hızla büyüyen devlet imparatorluk haline gelmiştir. Ama bu gelişmeler iç karışıklıkları da beraberinde getirmiştir. Bu kargaşaya bir son vermek isteyen Caesar diktatör bir yönetim kursa da bir grup Romalı tarafından öldürülmüştür. Bu grubun içinde evlatlığı Brutus da vardır.
Karışıklıklar Caesar’ın yeğeni Octavianus’un Actium savaşını kazanmasıyla son buldu. Senatus da kendisine Augustus ünvanının verdi. Böylelikle İlk İmpratorluk devri de başlamış oldu.  
Bu devirde Cumhuriyet devri gelenekleri devam etmiştir ama Augustus devleti tek başına yönetmiştir.  Bu dönemde imparatora princep denir, halkın öncüsü anlamındadır. Yine de bu devrin özellikle ilk iki yüzyılı Roma’nın en parlak dönemidir. Bu iki asırlık döneme Pax Romana (Roma Barışı) denir.

4.       Son İmparatorluk Devri (M.S. 284- M.S. 565)
Bu devir Diocletianus ile başlar. Ayrıca bu devir mutlak monarşiye dayalıdır ki imparator dominus (efendi) olarak anılır. Tüm erkler ve yetkiler imparatorda toplanmıştır. Consistorium adlı bir kurul imparatora danışmanlık yapar. Senatus ise cismen vardı ancak tek işi imparatorun çıkardığı kanunları kabul etmekti. Halkın yönetime katılması ise söz konusu değildi çünkü halk imparatora itaat etmek zorundaydı.
395 yılında ülkenin Doğu ve Batı olarak ayrılmasından sonra Batı Roma pek fazla yaşamadı. 476 yılında Cermenler Batı Roma imparatorluğunu yıktı. Başkenti Constantinopolis Avrupa’nın en ihtişamlı şehirlerinden biri olmasına rağmen Doğu Roma imparatorluğu giderek yıpranıyordu. Nihayet 1453’de Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederek imparatorluğa son verdi.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder