Roma’da
siyasi tarihin başlangıcı Roma şehrinin kuruluşu olan M.Ö. 753 kabul edilir.
Efsaneye göre Truva savaşında şehir düştükten sonra halka Aeneas isimli bir
kahraman önderlik etmiştir. Onunla ilgili çok sayıda eser vardır. En meşhuru
Vergilius’un Aeneis destanıdır.
Roma’nın
Aeneas’ın soyundan geldiğine inanılan Romulus tarafından kurulduğu kabul
edilir. Romulus’un bir de Remus isimli ikiz kardeşi vardır. Bu iki kardeşi
doğduklarında dişi bir kurdun emzirdiği ifade edilir. Bunu tasvir eden
heykellere Avrupa’nın çoğu yerinde rastlamak mümkün. Ayrıca Roma kulübünün
armasında da bu tasvir yer almaktadır.
![]() |
Roma Capitolini müzesinde bulunan bir heykel yandaki ise A.S. Roma'nın arması. Orada da aynı tasvir yer alıyor. |

Romulus’un bir şehir devleti olarak kurduğu Roma zamanla büyüyerek bir imparatorluk haline gelmiştir. Bu devlette zaman içinde farklı rejimler hüküm sürmüştür. Bu rejimler göz önüne alınarak Roma siyasi tarihi 4 devreye ayrılmıştır:
a)
Regnum
(Krallık Devri)
b)
Res
Publica (Cumhuriyet Devri)
c)
Principatus
(İlk İmparatorluk Devri)
d)
Dominatus
(Son İmparatorluk Devri)
İlk üç
devirde özellikle Cumhuriyet döneminde siyasi makamların tertipli ve uyum
içinde çalıştıkları görülmüştür. Zaten bu üç devir birbirine benzemektedir. Son
dönem ise mutlakiyetçi anlayışa dayanır.
1.
Krallık
Devri (M.Ö. 753-M.Ö. 510)
İlk
devirlerde Roma rex adı verilen krallar tarafından yönetilmekteydi. Dini, siyasi,
askeri güçleri elinde bulunduran kral ömür boyu hüküm sürerdi. Kralın yanında meşveret
meclisi niteliğinde senatus bulunurdu. Bunun üyeleri gens adlı kabilelerden ve
pater familiasların (aile reisi) arasından seçilirdi. Ayrıca bunlar ömür boyu
görevde kalırlardı. Bunların yanı sıra bir de comitia isimli bir meclis vardır.
Bu meclise tüm Roma halkı katılır. Bu sayede Roma halkı siyasi hayata katılmış
oluyordu.
2.
Cumhuriyet
Devri (M.Ö. 510-M.Ö.27)
M.Ö.
6. yüzyılın başlarında patricius ismi verilen soylu sınıf kralın mutlak idaresine
son vermiştir. Kralın yerine bu sınıf siyasi hayata hâkim olmuştur. Bu yönden
bakıldığında önceki rejimden farklı olmadığı söylenebilir. Ancak bu devirde
demokratik unsurlar daha etkili hale gelmiştir.
Krallık
devrinde tek bir magistra görülürken burada magistraların sayısı artmıştır.
Senatus ve comitia meclisleri ise bu döneme intikal etmiştir.
3.
İlk
İmparatorluk Devri (M.Ö.27- M.S. 284)
Bir
süre daha kendi halinde devam eden Roma devleti komşuları ile yaptığı savaşları
kazanıp güçlenmeye başlamıştır. Özellikle Kartaca ile yapılan Pön savaşları
Roma için bir dönüm noktası olmuştur. Hızla büyüyen devlet imparatorluk haline
gelmiştir. Ama bu gelişmeler iç karışıklıkları da beraberinde getirmiştir. Bu
kargaşaya bir son vermek isteyen Caesar diktatör bir yönetim kursa da bir grup
Romalı tarafından öldürülmüştür. Bu grubun içinde evlatlığı Brutus da vardır.
Karışıklıklar
Caesar’ın yeğeni Octavianus’un Actium savaşını kazanmasıyla son buldu. Senatus
da kendisine Augustus ünvanının verdi. Böylelikle İlk İmpratorluk devri de
başlamış oldu.
Bu
devirde Cumhuriyet devri gelenekleri devam etmiştir ama Augustus devleti tek
başına yönetmiştir. Bu dönemde imparatora
princep denir, halkın öncüsü anlamındadır. Yine de bu devrin özellikle ilk iki
yüzyılı Roma’nın en parlak dönemidir. Bu iki asırlık döneme Pax Romana (Roma
Barışı) denir.
4.
Son
İmparatorluk Devri (M.S. 284- M.S. 565)
Bu devir
Diocletianus ile başlar. Ayrıca bu devir mutlak monarşiye dayalıdır ki imparator
dominus (efendi) olarak anılır. Tüm erkler ve yetkiler imparatorda
toplanmıştır. Consistorium adlı bir kurul imparatora danışmanlık yapar. Senatus
ise cismen vardı ancak tek işi imparatorun çıkardığı kanunları kabul etmekti.
Halkın yönetime katılması ise söz konusu değildi çünkü halk imparatora itaat
etmek zorundaydı.
395
yılında ülkenin Doğu ve Batı olarak ayrılmasından sonra Batı Roma pek fazla
yaşamadı. 476 yılında Cermenler Batı Roma imparatorluğunu yıktı. Başkenti
Constantinopolis Avrupa’nın en ihtişamlı şehirlerinden biri olmasına rağmen
Doğu Roma imparatorluğu giderek yıpranıyordu. Nihayet 1453’de Fatih Sultan
Mehmet İstanbul’u fethederek imparatorluğa son verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder