29 Aralık 2019 Pazar

Sözleşmenin Geçerliliği İçin Aranan Şartlar


A)    Bütün Sözleşmeler İçin Aranan Geçerlilik Şartları
1.      Taraflar ehil olmalıdır. Burada temel kriter ayırt etme gücüdür. Ayırt etme gücüne sahip, ergin olan ve kısıtlı olmayan kimse sözleşme yapma konusunda tam ehliyetlidir. Ayırt etme gücüne sahip ancak ergin olmayan veya kısıtlı olan kişiler TMK m. 16 uyarınca kendi başlarına (karşılıksız kazandırma ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanma hariç) borç altına giremezler. Yasal temsilci ya bu işleme önceden izin vermeli ya da yapılan sözleşmeye sonradan icazet göstermelidir. Ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin sözleşmeleri zaten geçerli değildir.

2.         Sözleşmenin konusu; emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, genel ahlaka ve kişilik haklarına aykırı olmamalıdır.(TBK m. 27)

3.      Sözleşmenin konusu imkansız olmamalıdır. (TBK m. 27)

TBK m. 27- Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.

4.      İrade beyanı sağlıklı olmalı; hata, hile, ikrah ile sakatlanmış olmamalıdır. (TBK m. 30-39)  

TBK m. 30- Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz
TBK m. 36- Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.
TBK m. 37- Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.
Korkutan bir üçüncü kişi olup da diğer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya bilecek durumda değilse, sözleşmeyle bağlı kalmak istemeyen korkutulan, hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür.

5.      Muvazaa bulunmamalıdır. (Muvazaa hakkında bilgi almak için tıklayınız)

B)     Bazı Sözleşmelerde Aranan Şartlar
1)      Gabin bulunmamalıdır. (TBK m. 28) (Gabin hakkında bilgi almak için tıklayınız)

TBK m. 28- Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.
2)      Şekle Uyulması

3)      Genel İşlem Koşullarına Uyulması (TBK m. 20-25) (Genel işlem koşulları hakkında bilgi almak için tıklayınız)

C)    Sözleşmenin Hüküm Doğurması Gerekli Tamamlayıcı Unsurlar
1.      Ehliyet Eksikliğini Giderici İzin Veya İcazet

2.      Resmi Bir Makamın Fiili
3.      Geciktirici Şart

4.      Eşlerden Birinin Aile Konutu Üzerinde Yaptığı İşlemin Diğer Eşin Onayına Bağlanması (TMK m. 194)

TMK m. 194- Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
 Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.
Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.






28 Aralık 2019 Cumartesi

Genel İşlem Koşulları


Borçlar Kanununun 20 ile 25. maddeleri arasında düzenlenmiştir. 20. maddeye göre genel işlem koşulları; bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Buradan hareketle genel işlem koşullarının unsurlarının; bir tarafça önceden tek taraflı olarak belirlenmesi ve ileride çok sayıda sözleşmede kullanmak niyetiyle hazırlanması olduğu görülmektedir.

Genel işlem koşulları içeren sözleşmeler standart nitelikte sözleşmelerdir. Ancak bu genel işlem koşulu için bir şekil şartı değildir zaten genel işlem koşulları için şekil şartı kabul edilemez. Bu da TBK m. 20’de düzenlemiştir.

TBK m. 20- Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.
Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.
Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.
Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.

Genel İşlem Koşullarının Sonuçları
     Borçlar Kanunu genel işlem koşullarının denetimi için üç aşama benimsemiştir.

1.    Kapsam (Yürürlük) Denetimi:
Genel işlem koşullarının sözleşmenin içeriğine dâhil olup olmadığına bakılır. Karşı taraf, sözleşme imzalanmadan önce genel işlem koşulunu iyice inceleyip değerlendirememişse bu koşullar yazılmamış sayılır. TBK m. 22 uyarınca sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.

TBK m. 21- Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.
Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.

Görüldüğü gibi TBK m. 21 kapsam denetimi için iki ön koşul aramaktadır.

a)    İlişkilendirme (Dâhil Olma) Denetimi: Sözleşmeyi düzenleyen taraf sözleşme yapılırken karşı tarafa genel işlem koşullarının içeriği hakkında açıkça bilgi vermeli ve bu sayede karşı tarafın genel işlem koşullarının varlığından haberdar olmasına imkan tanımalıdır.

b)    Yürürlük Denetimi: Karşı tarafın bilgi sahibi olması yetmez, bunların sözleşmeye dahil edilmesi konusunda rıza göstermesi gerekir. Bu iradesini açıkça veya örtülü olarak açıklayabilir.

Tam Kabul: Tam (bilinçli) kabul, sözleşmenin kurulmasından önce karşı tarafın genel işlem koşullarını okuma ve içeriğini anlayabilme imkanına sahip olduğu hallerde söz konusu olur. Bu halde karşı taraf sadece genel işlem koşullarının varlığını bilerek değil, içeriğini ve içerdiği hükümleri de bilerek bu koşulların sözleşmeye dahil olmasını istediği için kabul bilinçli bir irade ürünüdür. (Kutluay, 2017)

Global Kabul: Karşı tarafın genel işlem koşulları içeriği hakkında bilgi sahibi olmadan (okumadan, düşünmeden ya da anlayamadan) bu hükümleri sözleşmeye dahil etmeyi kabul etmesine global veya genel kabul denilir. Ancak global kabulün varlığı için müşterinin içeriğini bilmese de en azından genel işlem koşullarının varlığını bilmesi gerekir. (Kutluay, 2017)

Yürürlük denetiminde, karşı tarafın genel işlem koşulu kullanıldığından haberi yoksa ya da var olsa bile bu koşulların sözleşmeye alınmasına muvafakati yoksa, dolayısıyla da tarafların irade uyuşmasının genel işlem koşullarını kapsamadığı sonucuna varılabiliyorsa artık diğer denetim aşamalarına geçmeye gerek kalmaksızın sözleşme bu koşullar olmadan akdedilmiş sayılır. (Kutluay, 2017)

TBK m. 24’de yazılmamış sayılmanın özel görünümü niteliğinde bir geçersizlik hali daha öngörülmüştür. Değiştirme yasağı başlıklı bu hükme göre “Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi veren kayıtlar yazılmamış sayılır.”

Bu düzenlemenin varlığı sonradan tek yanlı değiştirme ve yeni hükümler koymayı genel işlem koşulu olarak görmese bile, asıl sözleşmenin yapılmasından sonra konulan bu hükümleri yok sayarak bu şekildeki hükümlerin konulmasına engel olabilecektir. (Kutluay, 2017) Örneğin, kredi sözleşmelerinde tek taraflı olarak kredi verene faizi artırma yetkisi tanıyan hükümler değiştirme yasağı sayesinde geçersiz sayılacaktır.

2.    Yorum Denetimi
Bu denetim türü de TBK m. 23’de düzenlenmiştir.

TBK m.23- Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.

3.    İçerik Denetimi
Genel işlem koşulları yazılmamış sayılsa bile dürüstlük kuralına aykırı olacak şekilde karşı tarafın durumunu zorlaştırıcı nitelikte olamaz. Aslında, genel işlem koşulu ahlaka veya kişilik haklarına aykırılık arz ediyorsa TBK m. 27 ile geçersiz kılınacak ve bu hükmün denetimine yer kalmayacaktır.  İçerik Denetimi TBK m. 25’de düzenlenmiştir.

TBK m.25- Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.

Kaynakça


Kutluay, E. (2017). Türk Borçlar Kanununda Genel İşlem Koşulları. D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, 1369-1422.


25 Aralık 2019 Çarşamba

Gabin (Aşırı Yararlanma)


Bir sözleşmede bir tarafın edimi ile diğer tarafın edimi arasında açık oransızlık varsa gabin söz konusu olur. TBK m. 28’de Aşırı Yararlanma başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre taraflardan birinin zor durumda olması, deneyimsizliği veya düşüncesizliği karşı tarafça kötüye kullanılmışsa gabin sözleşmenin geçerliliğini etkiler.

TBK m.28- Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.

Unsurları:
§  Objektif Unsur: Edimler arasında açık oransızlık bulunması
§  Sübjektif Unsur: Aşırı yararlanmaya müsait durum
§  Kasıt: Yararlananın, karşı tarafın durumunu bilmesi ve yararlanma daha doğrusu sömürme kastı ile sözleşme yapması

Sonuçları:
Sözleşme baştan itibaren geçerlidir. Ancak şartların oluşması durumunda, gabinden zarar gören taraf hak düşürücü süre içinde iptal hakkını kullanarak sözleşmeyi en başından itibaren hükümsüz hale getirebilir. Dolayısıyla burada bir bozulabilir geçerlilik söz konusudur.
Durumun özelliğine göre, zarar gören sözleşmeyle bağlı kalarak edimlerarası oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Oransızlığın giderilmesi, bedelin artırılması ya da azaltılması şeklinde olabileceği gibi diğer tarafın ödeyebileceği ölçüye getirilmesi yoluyla da yapılabilir.
Bu hakların dava yoluyla kullanılması gerekmez. Bozucu yenilik doğuran türdeki haklardır. Hak düşürücü süreye tabidirler. Buna göre; zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir. Bu sürelerin geçmesi halinde iptal hakkı düşer ve gabin sebebiyle sözleşmenin geçerliliğine veya edimlerine müdahale edilemez.

Muvazaa


            Tarafların görünüşte bir sözleşme yapmaları ancak bu sözleşmenin hüküm doğurmaması veya başka bir sözleşme hükümlerini doğurması yönünde anlaşmalarına muvazaa denir. Muvazaalı sözleşmenin yaptırımı kesin hükümsüzlüktür.

Unsurları:
·         Görünürdeki İşlem: Üçüncü kişileri aldatma kastıyla yapılan işlemdir.
·         Muvazaa Anlaşması: Tarafların yaptıkları sözleşmenin hüküm doğurmayacağı veya başka bir sözleşme hükümlerini doğurması yönünde anlaşmalarıdır. Hükümsüzlük sebebi bu anlaşmadır, hükümsüz olacak işlem ise görünürdeki işlemdir.
·         Gizli İşlem: Görünürdeki işlemin yanında hüküm doğurması istenen işlemdir.

Muvazaa Türleri
1.      Basit (Adi) Muvazaa: Muvazaalı sözleşme hiç hüküm doğurmayacaksa basit muvazaa vardır. Örneğin; tarafların yaptıkları satış sözleşmesinin hüküm doğurmayacağı yönünde anlaşmaları
2.      Nitelikli Muvazaa: Muvazaalı sözleşmenin arkasında yukarıdaki gibi bir gizli işlem varsa nitelikli muvazaa söz konusu olur. Taraflar aslında o gizli sözleşmenin hüküm doğurması konusunda anlaşmışlardır. Örneğin; satış gibi gözüken sözleşmenin gerçekte bağış işlemini gizlemiş olmak için yapılması

Muvazaalı işlemin hüküm doğurmayacağını belirtmiştik. TBK m. 19 uyarınca tarafların gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Ancak muvazaayı iddia edenin bunu ispat etmesi gerekir. Şayet taraflardan biri muvazaayı ileri sürecekse bunu yazılı delil ile ispatlamalıdır. Ancak üçüncü kişiler muvazaayı ispat şekline tabi olmadan mesela tanıkla ispat edebilir.

Nitelikli muvazaadaki gizli sözleşme geçerlilik şartlarına sahipse geçerli bir sözleşme gibi hüküm doğurur yani muvazaadan etkilenmez. Ancak gizli sözleşme bir şekle tabi ise burada bir sorun çıkmaktadır. O da muvazaalı sözleşmenin yapıldığı şekil, gizli sözleşmenin şekil şartını gerçekleştirmiş midir sorusudur. Örneğin; aslında bağışlama olarak yapılan işlem satış sözleşmesi gibi gösterilmiş olabilir. Burada görünürdeki işlem satış, gizli işlem ise bağışlamadır. Görünürdeki işlem zaten muvazaa sebebiyle hükümsüzdür. Bugünkü baskın görüşe göre, bağışlama işlemi de şekle aykırılık sebebiyle hükümsüz olacaktır. Çünkü Medeni Kanun m. 706 taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasını, resmi şekilde düzenlenmiş olmalarına bağlamıştır.

Burada üzerinde durulması gereken son husus muvazaanın inançlı işlem ile mukayesesidir. İnançlı işlemde, inanan kişi belli bir süre için ya da bir olay vuku bulana kadar malını inanılana devreder. Teminat amacıyla yapılan bu işlem tam hak devir işlemidir. Kendisine inanılan kişi tam olarak mülkiyet hakkı elde eder. İki unsurdan oluşur:

§      İnanç anlaşması: İnanılan kişi, malı inananın isteği doğrultusunda kullanacağına ve üçüncü kişilere devretmeyeceğine dair yükümlülük altına girer. Muvazaanın aksine geçerli bir anlaşmadır ancak üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yapılmışsa kesin hükümsüzdür.
§      Devir işlemi: Tasarruf işlemidir. İnanılan kişi malı üçüncü kişiye devretmişse inanan borca aykırılığa dayanarak tazminat talebinde bulunabilir ancak üçüncü kişiye istihkak talebinde bulunamaz.

Göründüğü gibi inançlı işlem tasarrufi işlemlerde olur. Ancak muvazaa hem borçlandırıcı hem de tasarrufi işlemlerde söz konusu olabilir. Ayrıca inançlı işlemde tam hak devir işlemi vardır, muvazaada bu işlem görünürdedir. Son olarak inanç işlemleri geçerlidir ancak muvazaa ile iç içe geçmişse bu durumda yaptırımı kesin hükümsüzlüktür.