Kişiler Hukuku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kişiler Hukuku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2019 Cumartesi

Gaiplik


     Kişiliği sona erdiren başka bir durum ise gaipliktir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun süre haber alınamayan kişinin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa başvuru üzerine hâkim TMK madde 32’e dayanarak gaiplik kararı verir. Bu iki durum söz konusu olduğunda gaiplik kararı verilebilir ancak her iki durumda da kuvvetli ölüm olasılığı bulunmalıdır.
Ölüm tehlikesinde kaybolma sebebiyle gaiplik isteminde bulunabilmek için olayın üzerinden bir yıl, uzun zamandır haber alınamama durumunda gaiplik kararı verilebilmesi için en son haber alınan tarihten itibaren 5 yıl geçmelidir. Bu süreler dolunca mahkemeye başvurulabilir.  Gaiplik kararı istemeye yetkili olanlar hakları bu ölüme bağlı olanlardır. Kişinin eşi ya da mirasçıları olabilir. Başvuru üzerine bu iş için görevli olan Sulh Hukuk mahkemesi usulüne göre ilan verir. Gaipliğine hükmedilecek kişi hakkında bilgi sahibi olanların bilgi vermeleri istenir. Bekleme süresi ilk ilandan itibaren en az 6 aydır. Bu süre dolduktan sonra kişinin gaipliğine karar verilebilir. Öyleyse ölüm tehlikesi altında kaybolan kişi için 1,5 yıl, uzun süre haber alınamayan kişi içinse 5,5 yıl geçmedikçe gaiplik kararı verilemez.
Gaiplik kararı tehlike anından veya en son haber alınan tarihten itibaren hüküm doğurmaya başlar. Ayrıca bu karar geriye etkilidir. Gaip evli ise eşi yapacağı başvuru ile evliliğin feshini talep edebilir. Mahkeme evliliği feshetmedikçe yeniden evlenemez. Gaibin mirası ise güvence karşılığında mirasçılara geçer. Bu güvence kefalet veya rehin şeklinde olabilir.
Gaiplik kararı verildikten sonra gaipliğine karar verilen kişi ortaya çıkarsa TMK madde 585 uyarınca mirasçılar paylarını iade ederler. Gaibin evliliği feshedilmişse eşiyle tekrar evlenmelidir çünkü geri döndüğü için evlilik kendiliğinden geçerli olmaz. Gaibin eşi başka bir evlilik yapmışsa bu geçerlidir ve gaip geri dönse de geçerli kalacaktır. Çünkü ilk evliliği feshedilmiştir. Feshedilmeseydi ilk evlilik geçerli kalırdı.  

Ölüm Karineleri


                Ölüm ile birlikte kişilik sona erdiğine göre bu durumda kişi artık ne hak kazanabilir ne de borç altına girebilir. Yani kişiye bağlı hakları son bulur. Bazı hakları ise mirasçılara geçer.
Mirasçılar bir hak iktisap etmek ya da kullanmak için TMK madde 29’a göre ölüm iddialarını ispat etmek zorundadırlar. Bunun için öncelikle kişisel durum siciline bakılır. Ancak bazen siciller istenilen konu hakkında bilgi vermiyor olabilir. Bu durumda ise karinelere başvurulur. Karineler iki türlüdür ve bunların aksinin ispatı her zaman mümkündür.

Ölüm Karinesi
            Kişi ölümüne kesin gözüyle bakılan durumlarda kaybolmuşsa cesedi bulunamasa dahi ölmüş sayılır (TMK madde 31). Bu duruma ölüm karinesi denir. Örneğin bir patlama sonrası kişilerin cesetlerine ulaşılamasa bile o kişilere ölmüş gözüyle bakılır.
Bu duruma maruz kalmış kişi hakkında mahkeme kararı olmaksızın en büyük mülki idare amiri kütüğe ölü kaydı düşer. Olayın vuku bulduğu andan itibaren artık kişi ölmüş sayılır; kişiye bağlı hakları sona erer, evliliği kendiliğinden biter, mirası da mirasçılar paylaşırlar. Hakkında ölü kaydı düşülen kimse daha sonra ortaya çıkarsa ve eşi tekrar evlenmişse o zaman ikinci evlilik kesin hükümsüzdür. Ayrıca kişi sebepsiz zenginleşmeye dayanarak mirasçılara geçen mal varlığını geri alır.

Birlikte Ölüm Karinesi  
            Birlikte ölüm karinesi özellikle Miras hukuku açısından önem arz eder. Çünkü aynı anda ölmüş kişiler birbirlerine mirasçı olamazlar. İşte birlikte ölüm karinesi, hangisinin önce veya sonra öldüğü tespit edilemeyen kişilerin aynı anda ölmüş sayılmalarıdır. TMK madde 29 böyle yapılmasını emretmiştir.

TMK madde 29- Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse, hepsi aynı anda ölmüş sayılır.

Kişi ve Kişilik


Kişi genel manada insanı ifade etmektedir. Hukukta ise hak sahibi olabilecek veya borç altına girebilecek herkes kişidir. Kişiler Medeni Kanunun birinci kitabını teşkil eder. 8 ile 117 arasındaki maddeler Kişiler hukukuna dair hükümler ihtiva etmektedir.
Kişiler ikiye ayrılarak incelenirler. Birincisi insanları ifade eden Gerçek kişilerdir. Günümüz hukuklarında her insan kişi olarak kabul edilir. Türk hukukunda da TMK madde 8 bunu açıkça belirtmiştir.

TMK madde 8- Her insanın hak ehliyeti vardır.
Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara  ehil olmada eşittirler.

İnsan dışında kalan bazı varlıklar da kişi olarak kabul edilmiştir. Tüzel kişi olarak adlandırılan bu varlıklar belli başlı niteliklere sahip, belirli bir amaca yönelmiş insan ya da mal topluluklarıdır. Dernekler, vakıflar, sendikalar ve siyasi partiler tüzel kişilere örnek gösterilebilir.

TMK madde 47- Başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar.  
 
Kişilik ise kişiye ayrılmaz bir şekilde bağlı, hukuken korunan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Kişinin hayatı bu değerlerin başındadır. Ayrıca adı veya haysiyeti de bu değerlerdendir.  
Gerçek kişilerde kişilik çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu andan itibaren başlar ve ölümle sona erer. Hâkimin vereceği gaiplik kararı ile de kişilik son bulabilir.

TMK madde 28- Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.

Tüzel kişilerde ise kişilik hak ehliyetinin kazanılmasıyla başlar. Bu ehliyet sona erinceye kadar tüzel kişilerin kişiliği vardır.