14 Aralık 2018 Cuma

İtiraz ve Defi


     Genelde davalı davacının iddialarını kabul ettiğinde dava davacının lehine sona erer. Ancak davalının da kendisini savunma imkânları vardır. Davalı davacının ortaya koyduğu olguları reddedip bunların davacıyı haklı kılmadığını ileri sürebilir. Yeni olgulara dayanarak kendisini savunabilir.
Davalının davacının dayandığı olguları reddetmesine inkâr denir. İddialarının davacıyı haklı çıkarmayacağını ileri sürmesine ise dava sebebinin inkârı denir.
Davalı davacının iddialarını inkar etmeyip yeni bulgulara da dayanabilir. Bu da bir savunma imkanıdır ve ikiye ayrılır:

      i.        İtiraz
Yeni bir hakkın doğması veya var olan hakkın sona ermesi için olgular ileri sürmektir. Mesela davalı karşı tarafın ayırt etme gücünden yoksun olduğunu ileri sürerse bu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Ya da davalının borcunu ödemesi sonucu davacının alacak hakkının sona erdiği yönünde bir itirazdır.
Davalı itiraz olabilecek bir hususu belirtmemiş olsa dahi hâkim bunu re ’sen nazara alır. Ancak dava dosyasındaki bilgilerden bu durumun anlaşılıyor olması gerekir. Aksi takdirde hâkim bunu göz önünde bulunduramaz.

    ii.        Defi
Tabiri caizse davalının “Evet, ama...” demesidir. Yani davalı mahkûm edildiği edimi kabul eder ancak bazı özel sebeplere dayanarak edimi yerine getirmekten kaçar. Bu imkânı veren savunma yoluna defi denir.
Bazı defiler borçluya sürekli olarak kaçma hakkı verir. Bunlara kesin defiler denir ve en klasik örneği de zamanaşımı defidir. Bir borç zamanaşımına uğradığında sona ermez lakin alacaklı bunun ifası için borçluyu zorlayamaz. Bazı defiler ise geçici bir süreliğine borçtan kaçınma hakkı verir. Bunlara da geciktirici defi denir. Bunların en klasik örneği ise ödemezlik defidir.
Borçlu yargılama esnasında bir defi ileri sürerse dava reddedilir. Fakat davalının bir defi ileri sürmesi lazım gelir. Aksi takdirde hâkim bunu re ‘sen nazara almaz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder