9 Kasım 2018 Cuma

Devlet Kavramı

Devlet belirli bir kara parçası üzerinde egemenlik kurmuş olan bir insan topluluğunun oluşturduğu varlıktır. Burada özellikle toprak,insan,egemenlik adlı üç unsurdan bahsedilmelidir. Üçünden biri eksik olursa devlet olmaz.
Peki devlet nasıl ortaya çıktı? Bu hep üzerinde durulan bir konu olmuştur. Devletin kökeni hakkında çeşitli teoriler ortaya atılmıştır.

  1. Aile Teorisi: Aileler gelişerek gensleri, gensler birleşerek tribüleri, tribüler birleşerek devleti meydana getirmiştir. Yani devletin temeli ailedir. Diğer yandan aile teorisi devletin gücünü ataerkil toplumlardaki babaya benzetir. Burada baba devlet başkanıdır. Aile efradı nasıl babaya itaat etmek durumundaysa halk da idarecisine karşı aynı şekilde itaat etmelidir.Roma devleti ve Osmanlı imparatorluğu bu tanıma uysalar bile modern devletler için böyle bir durum söz konusu değildir.
  2. Biyolojik Teori: Organizmacı teori de denir. Buna göre devlet canlı bir organizmadır. Diğer canlılar gibi devlet de doğar,gelişir,büyür ve ölür. Yani bu teori insan ile devlet arasında bir ayniyet olduğunu iddia eder. Ancak insan öldüğünde uzuvları da ölür fakat devletin için bu böyle değildir. Yıkılan bir devletin halkı yeni bir devlet kurabilir. Savunucuları Platon,Johann Kaspar Bluntschli ve Herbert Spencer'dir.                        
  3. Kuvvet Teorisi: Devlet güçlüler ile zayıflar arasındaki mücadeleden doğar. Bu devlet aynı zamanda bir baskı teşkilatıdır ki güçlüler zayıfları sömürebilsin. Franz Oppenheimer'e göre devlet kaynağını güç ve yağmada bulur. Şöyle ki gasp edenlerin ve yağmalayanların bu işlere devam etmesi için baskı oluşturacak bir örgüte ihtiyaç vardır bu da devlettir.Herakleitos ve Léon Duguit temsilcileri arasında gösterilebilir.
  4. Ekonomik Teori: Ekonomik olaylar insanlara etki eder, sosyal ve siyasi olaylara hakim olur. Bunun sonucunda da devlet ortaya çıkar. Bu teorinin en önemli savunucusu Karl Marx'a göre dünyaya yön veren ekonomik çıkarlardır. Ayrıca tarih de çıkarların savaşımı tarihidir. Marksist teoriye göre kurumlar arasında alt ve üst ayrımı vardır. Alt yapı üretim şekillerinden müteşekkil olmuşken üst yapı devlet,hukuku,kültür vs. dir. Alt yapı üst yapıyı tayin eder. Görüldüğü üzere devlet de alt yapının iradesidir. Bir başka deyişle üretim araçlarına sahip olan iktidarın da sahibidir. (Tabii bu Marksist teorinin çok basit bir ifadesi.)
  5. Sosyal Sözleşme Teorisi: Thomas Hobbes, John Locke, ve Jean-Jacques Rousseau'nın savunucuları olduğu teoridir. Buna göre devlet insan aklının ve iradesinin bir ürünüdür. Şöyle ki insanlar önceden tabiat hali denilen bir dönemde yaşıyorlardı. Sonra bir şey oldu ve bu halden çıkmak istediler. Bunu yaparken bir antlaşma yaptılar, bu antlaşmaya sosyal sözleşme denir.                                                                                                                
Thomas Hobbes: Hobbes'e göre bu tabiat halinde sürekli bir savaş ve kaos ortamı hakimdi. Bundan bıkan insanlar barışı sağlamak için özgürlüklerini Leviathan'a (efsanevi deniz canavarı, ejderha olduğu da ifade edilir.) devrettiler. Artık onların üstünde bir güç vardı, kaosu sona erdirmek yükümlüydü ancak bağımsızlıkları da kısıtlıyordu.  

John Locke: Locke'e göre bu doğa halinde savaş değil bilakis barış ve huzur vardı. Ancak suçları cezalandıracak bir otorite yoktu bu da barış ortamını tehlikeye atıyordu. O yüzden insanlar sosyal bir sözleşme yaparak üstün ve ortak bir otorite kurdular. Ancak bu otorite suç işlemedikçe insana karışamazdı. Bu yüzden Locke'de liberal, özgürlükçü bir anlayış hakimdir.                    
Jean-Jacques Rousseau: Locke gibi Rousseau da önceden savaş değil barış olduğunu ileri sürer. Ancak zamanla eşitliğin bozulmasıyla barış ortamı yerini kaosa bırakmıştır. Buna bir son vermek isteyen bir araya  gelerek sosyal bir sözleşme yapmışlardır. Bu sözleşme sonucunda ortaya çıkan heyet devlettir. Heyetin idaresi genel iradedir.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder