Bir kişiye eşya üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Buradaki eşyadan kasıt ekonomik değer taşıyan, şahıs dışı varlıklardır. Sadece ekonomik değer taşıyan varlıklar eşya kapsamına girdiği için Ayni haklar Mal Varlığı haklarındandır.
Ayni haklar Mülkiyet hakları ve Sınırlı ayni haklar olmak üzere ikiye ayrılır demiştik.
Mülkiyet Hakkı
Kişinin sahip olduğu yetki en geniş kapsamda ise bu Mülkiyet hakkıdır. Öyle ki Mülkiyet hakkı hak sahibine hakkı olduğu eşyayı kullanma, semerelerinden yararlanma ve tüketme hakkı tanır.
Mülkiyet hakkı;
Eşyanın türüne göre Menkul ve Gayrimenkul mülkiyet olmak üzere ikiye,
Hak sahibinin sayısı bakımından da Tek Şahıs ve Birlikte mülkiyet olmak üzere ikiye ayrılır. Bu tabloda bunu daha net görebiliriz.
22 Ekim 2018 Pazartesi
19 Ekim 2018 Cuma
Normlar Hiyerarşisi Nedir?
Bu düzen Hans Kelsen'in görüşlerine dayanır. Kelsen'e göre hukuk diğer normatif düzenlerden farklı olarak hiyerarşik bir sistemden oluşur.
Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminin gelmesiyle Normlar Hiyerarşisinde de bir takım değişiklikler olmuştur. Örneğin önceden var olan Kanun Hükmünde Kararnameler yerini Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne bırakmıştır. Ancak bu kararnamelerin konum itibariyle kanunların yanına mı yoksa altına mı yazılacağı tartışma konusudur. Bizim görüşümüze göre kanunların altında yer alması daha makuldür.
![]() |
Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sisteminden Önce |
15 Ekim 2018 Pazartesi
Alacak Hakkı Nedir? (Olay Örnekli)
Önceki yazılarımızda Mal Varlığı haklarından bahsetmiştik. Kısaca hatırlayacak olursak, ekonomik değeri olan haklara Mal Varlığı ya da Mamelek hakları denir demiştik. Mal Varlığı haklarını da kendi içinde ikiye ayırmıştık. Bunlar: Alacak hakkı ve Ayni haklar idi.
Şimdi ise Mamelek haklarının ilki olan Alacak haklarından bahsedeceğiz.
Şimdi ise Mamelek haklarının ilki olan Alacak haklarından bahsedeceğiz.
Alacak Hakkı
Burada öncelikle "edim" kavramından bahsetmekte fayda var. Edim, borç ilişkisi içinde alacaklının borçludan bir şeyi yapmasını,vermesini veya yapmamasını istemekle yetkili olduğu şeylerdir.
Alacak hakkı ise alacaklıya, borçludan söz konusu edimi isteme yetkisi veren haklardır. Görüldüğü üzere sadece alacaklı ile borçlu arasında bir hukuki bağa dayanır. Bu bağa "borç ilişkisi" adı verilir. Alacaklı ve borçlunun dışındaki kişiler 3. şahıslardır ve ilişkiye dahil olamazlar. Bu yüzdendir ki Alacak hakkı karşılıklı taraflar arasındadır ve sadece taraflar(alacaklı ve borçlu) arasında öne sürülebilir.
Alacak hakkının oluşabilmesi için çeşitli sebepler vardır. Bunlar:
- Sözleşmeler: Sıkça görülen bir kaynaktır. Örnek:Kira sözleşmesi
- Sebepsiz Zenginleşme: Bir kimse haklı bir nedeni bulunmaksızın bir başkasının mal varlığını veya emeğini kullanarak zenginleşiyorsa sebepsiz zenginleşmedir. Ancak sebepsiz zenginleşen kişinin mal varlığında artma diğer kişininkinde azalma ve bunlar arasında bir illiyet bağı olması gerekir.
- Vekaletsiz İş Görme: İşi gören kişi vekaleti olmadan iş sahibi adına iş görüyorsa bu vekaletsiz iş görme olarak adlandırılır.
- Kanundan Doğan Yükümlülükler: Buna da nafaka örneği verilebilir.
- Haksız Fiil: Haksız bir fiilin oluşması veya bir fiilin haksız sayılabilmesi için bazı şartlar aranır. Bunlar 4 tanedir: Hukuka aykırılık, Kusur, Zarar, İlliyet (Nedensellik) Bağı. Bunlardan biri dahi olmazsa haksız fiilden bahsedilemez.
1. A kişisi elindeki malı satmak üzere B kişisi ile sözleşme yapmış olsun. B sözleşmeye riayet ederek ücretini ödesin. Ancak A bu malı B'ye değil daha çok para veren C'ye sözleşme olmaksızın teslim etsin.
Burada sözleşmeden doğan bir Alacak hakkı söz konusudur. Bu durumda sözleşmeyi yapanlardan B alacaklı, A ise borçlu konumundadır. C ise bunların dışında 3. kişidir. Buradan hareketle B ücretini ödediği malı A'dan talep eder çünkü buna yetkisi vardır ve A malı ona teslim etmek durumundadır. Ancak B malı direkt olarak C'den isteyemez çünkü Alacak hakkı karşılıklı taraflar arasındadır ve B'nin muhatabı sözleşmeyi yaptığı A'dır.
2.Bir hırsız girdiği bir evden değerli bir tablo ve birkaç elektronik eşya çalarak çıkmış olsun. Hırsız yolda karşılaştığı D kişisi ona mani olmasın diye D'yi darp eder. Kaburgasında kırıklar olduğunu söyleyen D herhangi bir hak talep edebilir mi?
Evet edebilir. Çünkü burada da bir Alacak hakkı söz konusudur ancak burada kaynak farklıdır. Zira Alacak hakkı Haksız Fiil'den doğmuştur. Haksız Fiil'in oluşması için gerekli nedenler sağlandığı için D kişisi hırsızdan zararın tazminini isteyebilir.
Ünlü Düşünürlerin Hukuk Tanımları
Hukuk için basitçe toplum yararına ihdas edilmiş, kamu gücüyle desteklenen kaideler diyebiliriz. Ancak hukukun tanımı her zaman tartışma konusu olmuş, bu yüzden çok farklı şekillerde algılanmıştır. Çünkü hukuk bulunduğu toplumun değer yargıları ile iç içedir. Toplum ise değişken bir yapı olduğu için hukuk normları da doğal olarak farklılık gösterecektir. İşte bu yüzden çeşitli hukuk sistemleri, yargılama usulleri vardır. Örneğin Osmanlı Devleti'nde ağırlıklı olarak Şer'i hukuk kuralları geçerlidir. Ancak yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde ise Kara Avrupası'nın hukuk kuralları benimsenmiştir.
Bu kadar değişken olan hukuk için de farklı tanımlamalar yapılmıştır. İşte ünlü düşünürlerin hukuk ile ilgili söylemleri:
13 Ekim 2018 Cumartesi
Neden Roma Hukuku?
Şu anda Türkiye'de hukuk fakültelerinde zorunlu olarak Roma Hukuku dersleri verilmektedir. Sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da bu böyledir. Örneğin Londra'nın üç hukuk fakültesi; Oxford, Cambridge, University College of London... Yine Washington'daki Supreme Court'un kapılarına Romalı hukukçular ve Corpus Iuris Civilis'in tevdi töreni resmedilmiştir.
Buna karşın Latince kelimelerin çoğunluğundan olsa gerek öğrenciler Roma Hukuku derslerini sıkıcı, bir o kadar da gereksiz bulurlar. "Bilmem kaç yıl önce yıkılıp gitmiş bir devletin hukukunu öğrensek ne olur öğrenmesek ne olur?" diye düşünebilirler.
Peki Roma hukuku gerçekten önemli midir?
Hukuk ilmi üç unsurdan meydana gelir. Bunlar: pozitif hukuk, hukuk felsefesi ve hukuk tarihidir. Bu üçünden biri dahi olmasa hukuk ilmi yapılamaz veya eksik yapılır.
Roma Hukuku ise bu üçlünün tarih kısmıyla daha çok ilgilidir. Çünkü Roma Hukuku her şeyden önce hukuki düşünce tarzının temelini oluşturur. İşte bu yüzden Roma Hukuku Avrupa hukukunun atası sayılır.
Herkesin bildiği üzere; Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu İsviçre'den, Ceza Kanunu İtalya'dan, İdare Kanunu Fransa'dan, Ticaret ile Ceza mahkemeleri Kanunu da Almanya'dan iktibas edilmiştir. Kara Avrupa'sı olarak adlandırılan bu devletlerin kanunları yüzyıllarca sürmüş bir gelişimin ürünleridir ve Roma hukukuna dayanır.
Roma hukuku öğretiminin başlıca amacı ise hukukumuza kaynaklık eden hukuk kurumlarının tarihi gelişimini açıklamaktır. Bunun yanı sıra Roma Hukuk kurumlarının nasıl ortaya çıktığı, geliştiği, toplumun yeni ihtiyaçlarına göre nasıl yeniden şekillendiği, modern hukuk kurallarına nasıl kaynaklık ettiğini göstermek amaçlanmaktadır. Hukuk kuramlarının asıl yerini, kavramların nereden geldiklerini ve hangi sisteme bağlı olduklarını bilebilmek adına bu son derece elzemdir.
Son olarak Roma Hukuku yabancı hukukları anlamak ve hukukları birbirinden ayırt eden özellikleri tespit etmek açısından da kilit bir roldedir.
Buna karşın Latince kelimelerin çoğunluğundan olsa gerek öğrenciler Roma Hukuku derslerini sıkıcı, bir o kadar da gereksiz bulurlar. "Bilmem kaç yıl önce yıkılıp gitmiş bir devletin hukukunu öğrensek ne olur öğrenmesek ne olur?" diye düşünebilirler.
Peki Roma hukuku gerçekten önemli midir?
Hukuk ilmi üç unsurdan meydana gelir. Bunlar: pozitif hukuk, hukuk felsefesi ve hukuk tarihidir. Bu üçünden biri dahi olmasa hukuk ilmi yapılamaz veya eksik yapılır.
Roma Hukuku ise bu üçlünün tarih kısmıyla daha çok ilgilidir. Çünkü Roma Hukuku her şeyden önce hukuki düşünce tarzının temelini oluşturur. İşte bu yüzden Roma Hukuku Avrupa hukukunun atası sayılır.
Herkesin bildiği üzere; Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu İsviçre'den, Ceza Kanunu İtalya'dan, İdare Kanunu Fransa'dan, Ticaret ile Ceza mahkemeleri Kanunu da Almanya'dan iktibas edilmiştir. Kara Avrupa'sı olarak adlandırılan bu devletlerin kanunları yüzyıllarca sürmüş bir gelişimin ürünleridir ve Roma hukukuna dayanır.
Roma hukuku öğretiminin başlıca amacı ise hukukumuza kaynaklık eden hukuk kurumlarının tarihi gelişimini açıklamaktır. Bunun yanı sıra Roma Hukuk kurumlarının nasıl ortaya çıktığı, geliştiği, toplumun yeni ihtiyaçlarına göre nasıl yeniden şekillendiği, modern hukuk kurallarına nasıl kaynaklık ettiğini göstermek amaçlanmaktadır. Hukuk kuramlarının asıl yerini, kavramların nereden geldiklerini ve hangi sisteme bağlı olduklarını bilebilmek adına bu son derece elzemdir.
Son olarak Roma Hukuku yabancı hukukları anlamak ve hukukları birbirinden ayırt eden özellikleri tespit etmek açısından da kilit bir roldedir.
12 Ekim 2018 Cuma
Maddi Haklar Nelerdir?
Hukuken korunan menfaatlerin farklı şekillerde ortaya çıkması muhtelif hakların varlığına işarettir. Haklar sahibine sağladığı yetkiye veya konusuna göre değişik isimlerle anılırlar.
Biz burada özel hukuka dayanan haklardan bahsedeceğiz.
Mal Varlığı Hakları
Ekonomik değeri olan haklara Mal Varlığı ya da Mamelek hakları denir. Mal varlığının aktif kısmını haklar, pasif kısmını ise borçlar teşkil eder.
İster zengin, ister fakir herkesin belli bir mal varlığı vardır. İşte bir kimsenin mal varlığında yer alan haklar böyle adlandırılır. Bu haklar da kendi arasında belli başlı gruplara ayrılır.
Maddi haklar genel olarak böyle ifade edilebilir. Detaylarına ilerleyen zamanlarda girilecektir.
Şahıs Varlığı Hakları
Mal varlığı dışında kalan yani para ile ölçülemeyen haklardır. Bunlar daha çok şahsın manevi dünyasına ilişkindir. Şahsın hayatı, sağlığı, vücut bütünlüğü, şeref ve haysiyeti, özgürlüğü, benliği gibi manevi varlıkları kapsar. Şahıs varlığı haklarının başında ise Kişilik ve Velayet hakları gelir.
Biz burada özel hukuka dayanan haklardan bahsedeceğiz.
Maddi Haklar
Bu ayrım hukuk tarafından korunan menfaatin para ile paha biçilip biçilmediğine dikkat eder.Mal Varlığı Hakları
Ekonomik değeri olan haklara Mal Varlığı ya da Mamelek hakları denir. Mal varlığının aktif kısmını haklar, pasif kısmını ise borçlar teşkil eder.
İster zengin, ister fakir herkesin belli bir mal varlığı vardır. İşte bir kimsenin mal varlığında yer alan haklar böyle adlandırılır. Bu haklar da kendi arasında belli başlı gruplara ayrılır.
Maddi haklar genel olarak böyle ifade edilebilir. Detaylarına ilerleyen zamanlarda girilecektir.
Şahıs Varlığı Hakları
Mal varlığı dışında kalan yani para ile ölçülemeyen haklardır. Bunlar daha çok şahsın manevi dünyasına ilişkindir. Şahsın hayatı, sağlığı, vücut bütünlüğü, şeref ve haysiyeti, özgürlüğü, benliği gibi manevi varlıkları kapsar. Şahıs varlığı haklarının başında ise Kişilik ve Velayet hakları gelir.
Hak ve Hukuk Kavramları Üzerine
Hukukta temel kavramların başında hak kelimesi gelir. Çünkü diğer kavramlar hakka ilişkin olarak ele alınır. Bu yüzden de hak kavramının tanımlarını bilmek gerekir.
Dilimize Arapça'dan giren hukuk sözcüğü ise aslında hak kelimesinin çoğuludur. Ancak dilimize yerleşmiş anlamı ile hukuk objektif düzeni, hak kelimesi ise bir kimsenin hukuki düzen tarafından korunan menfaatlerini ifade eder.
Yabancı hukuklarda ise hakkı ifade eden kelime ile hukuku ifade eden kelime aynıdır. Bu Fransızca'da droit,Almanca'da recht, İtalyanca'da da dritto'dur. Bu dillerde hak ile hukuku ayırmak için hukuku ifade etmek üzere objektif, hakkı ifade etmek için de sübjektif sıfatı eklenmektedir.
İrade Teorisi: Bu görüşe göre hak, hukuki düzen tarafından bireylere tanınan irade kuvvetidir. Bir başka deyişle bir şahıs başka bir şahsa zorla da olsa kendi iradesini kabul ettirebiliyorsa hak sahibidir. Bu teorinin en kuvvetli savunucusu Alman hukukçu Bernhard Windscheid'dir.
Ancak bazı hukukçular İrade teorisini içi boş bir kutuya göre benzeterek eleştirmişlerdir. Şöyle ki bu teoriye göre hak sahibi olabilmek için irade sahibi olmak gerekir. O zaman irade sahibi olmayan veya irade sahibi olup da bunu kullanamayanlar hak sahibi olamayacaklardır. Örneğin yeni doğmuş bir bebeğin iradesi vardır ama iradesini kullanacak durumda değildir. İşte İrade teorisine göre bir bebeğin hakları yoktur. Ancak bebekler de diğer insanlar gibi temel haklara sahiptirler.
Menfaat Teorisi: Bu görüş ise hakkı hukuken korunan menfaatler olarak izah eder. Sadece menfaati önemser, iradeye önem vermez. Bu teorinin en önemli temsilcisi ise bir başka Alman hukukçu Rudolf von Jhering'dir.
Bu görüş de sadece menfaati nazara alması bakımından eleştirilir. Mesela bazı menfaatler hukuk tarafından korunmaktadır. Böyle olduğu halde menfaat sahibinin bu korunmadan yararlanmak için yetkisi olmayabilir. Bu sebeple herhangi bir hakkın söz konusu olmadığı öne sürülmüştür.
Dilimize Arapça'dan giren hukuk sözcüğü ise aslında hak kelimesinin çoğuludur. Ancak dilimize yerleşmiş anlamı ile hukuk objektif düzeni, hak kelimesi ise bir kimsenin hukuki düzen tarafından korunan menfaatlerini ifade eder.
Yabancı hukuklarda ise hakkı ifade eden kelime ile hukuku ifade eden kelime aynıdır. Bu Fransızca'da droit,Almanca'da recht, İtalyanca'da da dritto'dur. Bu dillerde hak ile hukuku ayırmak için hukuku ifade etmek üzere objektif, hakkı ifade etmek için de sübjektif sıfatı eklenmektedir.
- Hak kavramı nasıl açıklanır?
İrade Teorisi: Bu görüşe göre hak, hukuki düzen tarafından bireylere tanınan irade kuvvetidir. Bir başka deyişle bir şahıs başka bir şahsa zorla da olsa kendi iradesini kabul ettirebiliyorsa hak sahibidir. Bu teorinin en kuvvetli savunucusu Alman hukukçu Bernhard Windscheid'dir.
![]() |
İrade teorisinin en önemli savunucusu olan Bernhard
Windscheid |
Ancak bazı hukukçular İrade teorisini içi boş bir kutuya göre benzeterek eleştirmişlerdir. Şöyle ki bu teoriye göre hak sahibi olabilmek için irade sahibi olmak gerekir. O zaman irade sahibi olmayan veya irade sahibi olup da bunu kullanamayanlar hak sahibi olamayacaklardır. Örneğin yeni doğmuş bir bebeğin iradesi vardır ama iradesini kullanacak durumda değildir. İşte İrade teorisine göre bir bebeğin hakları yoktur. Ancak bebekler de diğer insanlar gibi temel haklara sahiptirler.
Menfaat Teorisi: Bu görüş ise hakkı hukuken korunan menfaatler olarak izah eder. Sadece menfaati önemser, iradeye önem vermez. Bu teorinin en önemli temsilcisi ise bir başka Alman hukukçu Rudolf von Jhering'dir.
![]() |
Menfaat teorisinin en önemli temsilcisi
Rudolf von Jhering
|
Karma Teori: En çok kabul gören teoridir. Diğer iki görüşün birleşimidir aslında. Şöyle ki hak, hukuken korunan ve faydalanılması hak sahibinin ya da temsilcisinin iradesine bırakılmış menfaatlerdir.
10 Ekim 2018 Çarşamba
Hukuk fakültesini kazanmak ve hukuk fakültesinde okumak için ne gerekir?

- Hukuk isteyen / düşünen / kazanan öğrencilerde hangi özellikler bulunmalıdır?
Bunların yanı sıra bir hukukçunun analitik düşünme becerisi yüksek olmalıdır. Kısaca aanalitik düşünme; gerekli olan bilgiyi hazmederek problemleri çözmek amacıyla işlevsel hale getirme olarak tanımlanabilir. Analitik becerilerin yanında muhakeme yeteneği de üst düzey olmalıdır. Çünkü meslek gereği sürekli sorunlarla uğraşacak olan hukukçular bu beceriler sayesinde ilerleyebilir. İnsanlar ile iletişimi de güçlü olmalı ki bunun için iyi bir dinleyici ve konuşmacı olmak gerekir. Bu sayede karşısındakini ikna etmek de zor olmayacaktır.
Yani sosyal tarafı güçlü, akademik olarak başarılı, analitik becerilere sahip, okumayı-araştırmayı seven, azimli ve çalışkan kişiler çok iyi birer hukukçu olabilirler.
Genel kontenjanla yerleşen en son kişinin puanı 0,12 kat sayı ile 409,70760
Okul birinciliği ile yerleşen en son kişinin puanı 0,12 kat sayı ile 389,15609
Genel kontenjanla yerleşen en son kişinin başarı sıralaması 0,12 kat sayı ile 29.435
Okul birinciliği ile yerleşen en son kişinin başarı sıralaması 0,12 kat sayı ile 44.805
YGS Türkçe 40 soruda 32
YGS Sosyal Bilimler 40 soruda 26,8
YGS Matematik 40 soruda 19,3
YGS Fen Bilimleri 40 soruda 7,7
LYS-3 Türk Dili ve Edebiyatı 56 soruda 41,7
LYS-3 Coğrafya 24 soruda 15,2
LYS-1 Matematik 80 soruda 32,5 net yapılarak kazanılmış. Gördüğünüz üzere en alt sıradaki hukuk fakültesine girebilmek için Matematik sorularının neredeyse yarısını doğru yapmış olmanız gerekiyor. Bir hukukçu neden Matematik çözsün ya da ileride ne işine yarayacak diye sorabilirsiniz. Haklısınız da...
- En iyi hukuk fakülteleri hangileridir?
Çalışma sonuçlarına göre Türkiye'nin en iyi 10 hukuk fakültesi sıralaması şöyle:
1. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
2. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
3. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
4. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi
5. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
6. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi
7. Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
8. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi
9. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi
10. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
- Hukuk fakültesi başarı sıralaması nasıldır?
|
- Hukuk için kaç puan gerekir?
Genel kontenjanla yerleşen en son kişinin puanı 0,12 kat sayı ile 409,70760
Okul birinciliği ile yerleşen en son kişinin puanı 0,12 kat sayı ile 389,15609
Genel kontenjanla yerleşen en son kişinin başarı sıralaması 0,12 kat sayı ile 29.435
Okul birinciliği ile yerleşen en son kişinin başarı sıralaması 0,12 kat sayı ile 44.805
- Hukuk için en az kaç net gerekir?
YGS Türkçe 40 soruda 32
YGS Sosyal Bilimler 40 soruda 26,8
YGS Matematik 40 soruda 19,3
YGS Fen Bilimleri 40 soruda 7,7
LYS-3 Türk Dili ve Edebiyatı 56 soruda 41,7
LYS-3 Coğrafya 24 soruda 15,2
LYS-1 Matematik 80 soruda 32,5 net yapılarak kazanılmış. Gördüğünüz üzere en alt sıradaki hukuk fakültesine girebilmek için Matematik sorularının neredeyse yarısını doğru yapmış olmanız gerekiyor. Bir hukukçu neden Matematik çözsün ya da ileride ne işine yarayacak diye sorabilirsiniz. Haklısınız da...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)