Anayasaya
yargısı deyince yasama faaliyetlerinin anayasaya uygunluğunun
yargı organları tarafından denetlenmesi akla gelir. Ancak
bu iş için oluşturulmuş
mahkemelerin başka görevleri de vardır. O yüzden anayasa yargısının anlamını bu şekilde
daraltmak doğru olmaz.
Anayasa
yargısı anayasaya uygunluğu tesis etmek amacıyla yapılan her türlü yargı işlemi
olarak tanımlanabilir.
Yasama
faaliyetlerini denetlemek için önce yazılı ve sert bir anayasa olmalıdır ki
kanunlardan daha üstün bir hukuk normu olsun ve onları denetleyebilsin. Bu
yüzden anayasa yargısı hukuk devletinin en son basamağıdır.
Bu yargılama
sistemi ilk defa Amerika’da görülmüştür. Federal yüksek mahkeme 1803 tarihli
Marbury-Madison davasının yargısal denetimini gerçekleştirerek
bir ilke imza atmıştır. Ancak görüldüğü
üzere burada bu
işi anayasa mahkemesi gibi özel bir
yargı organı değil yüksek mahkeme yapmıştır. Anayasa mahkemesinin ortaya çıkışı
1920 tarihinde Avusturya’da
görülür.
O yüzden anayasa
yargısı modelleri Amerika ve Avusturya (Daha
çok Avrupa modeli olarak anılır) olmak üzere ikiye ayrılır.
Anayasaya
uygunluk denetimi zamanına, kapsamına ve şekline göre farklı isimlerle anılır.
Zamanına
göre yargısal denetim
A. A Priori Denetim
Önleyici
denetim olarak da geçer. Kanunun resmi olarak yayınlanıp yürürlüğe
girmesinden önce yapılan denetimdir. Kanun yasama organı
tarafından kabul edilmiştir ancak resmi gazetede yayınlanmamıştır. Belli bir süre içinde yetkili kişiler
anayasa denetimini başlatır. Kanun yayınlanmadan önce anayasaya
uygunluğu tespit edilmiş
olur ve ona göre iptal
edilir. Ancak yürürlüğe
girmiş bir kanun hakkında yargı işlemi
yapılamaz.
B. A Posteriori Denetim
Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılan denetimdir. Düzeltici denetim de denir. Böylelikle çıkarılan kanun sosyal hayatta
ne tür değişiklikler
yapacak ya da yapacak mı görülmüş olur. Ayrıca burada anayasaya
aykırılığı sınırlı sayıdaki yetkili kişi
değil herkes ileri sürebilir.
Kapsamına göre
yargısal denetim:
A) Şekil
Bakımından Denetim
Anayasaya
uygunluk denetimleri yapılırken önce şeklen denetim yapılır. Şeklen
denetimde çıkarılan normların anayasada belirtilen usuller çerçevesinde
çıkarılıp çıkarılmadığı incelenir. Ayrıca yetki unsuru da bu
denetimin kapsamındadır. Yani normlar yetkili organlar tarafından mı çıkarılmış
buna bakılır. Çünkü yetki unsurundaki herhangi bir eksiklik normu şekil
bakımdan sakat kılar.
B) Esas Bakımından Denetim
İşlem sakat değilse
yani normda şekil bakımından bir eksiklik yoksa bu sefer içeriğine
inilir. Normun içeriği
anayasa ile çatışıyor mu buna bakılır. Çıkarılan bir norm konu, amaç, sebep
bakımından anayasaya aykırı olabilir.
Şekillerine göre yargısal denetim:
A. Soyut Norm Denetimi
Anayasa
ile yetkilendirilmiş organların yasama organının yeni çıkarmış
olduğu bir kanun hakkında anayasal denetim başlatmasıdır. Kanun henüz yürürlükte olmadığı
için somut bir
uygulama alanı bulamamıştır. Hükmün anayasaya aykırı olduğunu
ileri sürenler bunu
soyut olarak yaparlar. O yüzden
soyut norm denetimi adını almıştır. Gerek 1961 gerekse 1982 anayasalarında bu denetim şekli
iptal davası olarak geçer.
B. Somut Norm Denetimi
İtiraz veya def’i yolu da denir. Davada
uygulanacak hukuk normu hakkında davaya taraf olan herkesin her zaman başvurabileceği
denetim yoludur. İtirazı taraflar değil
bizzat mahkeme de yapabilir. Normun anayasaya aykırı olduğu
kanısına varılırsa dava o aşamada
durdurulur ve anayasa mahkemesine başvurulur. Bunun sonucunda verilen
karar ise inter partes yani taraflar arasında
etkiye haizdir.
Anayasa Yargısı Modelleri
Hollanda’da
ise anayasa yargısı yoktur. 2002 tarihli Hollanda Krallığı
anayasası hakimlerin
kanunların anayasaya
uygunluğunu denetlemeyeceğini
açıkça belirtmiştir.
Hollanda anayasası madde 120-
Kanunların ve uluslararası
antlaşmaların anayasaya uygunluğu mahkemeler tarafından denetlenemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder