ABD’nin
meşhur başkanı Abraham Lincoln’un tembel biri olduğu söylenir. Nitekim
demokrasi için de basit bir tanım yapmıştır. Amerikan İç Savaşı sırasındaki
ünlü Gettsbury nutkunda demokrasi için “Government of the people, fort he people,
by the people” tanımını yapmıştır. Halkın halk için halk tarafından yönetilmesi
olarak tercüme edilir. Öyleyse demokrasi sadece ülkenin başındaki kişilerin seçimle
iş başına gelmesi değildir. Yöneticilerin halk için yönetim anlayışını benimsemeleri
gerekir. Yani cumhuriyet eşittir demokrasi değildir.
Demokrasi
egemenliğin kullanılışı bakımından üçe ayrılır:
1.
Doğrudan
Demokrasi
Halkın
egemenliği doğrudan kendisinin kullandığı demokrasi şeklidir. Saf veya tam demokrasi
olarak da adlandırılır. Parlamento da yoktur, hükumet de. Vatandaşlar kendileri
ile ilgili kararları yine kendileri alırlar. Yani yönetilenler aynı zamanda
yönetenlerdir. Teoride en ideal sistem gibi görülebilir ancak pratikte uygulanması
neredeyse imkansızdır. Tarihte, Atina’daki Ekklesia olarak adlandırılan halk
meclisine (bazıları hariç) bütün vatandaşlar katılırdı. Günümüzde ise İsviçre’nin
birkaç kantonunda doğrudan demokrasi anlayışı olduğu kabul edilir. Onun dışında
örneği yoktur.
2.
Temsili
Demokrasi
Adından
da anlaşılacağı üzere burada egemenliği halkın seçtiği temsilciler kullanır.
Halk vekillerini seçer ve görev süresi boyunca onlara karışamaz ya da onları
görevden alamaz. Buna temsili vekalet de denir. Vekiller seçmenler tarafından
seçildikten sonra onlardan emir almadıkları için serbesttirler. Mecliste yaptıkları konuşmalardan veya
kullandıkları oylardan ötürü de sorumlu tutulamazlar. Bugün dünyada hemen her
yerde temsili demokrasi uygulanmaktadır. Ancak örnek vermek gerekirse Almanya,
İngiltere, ABD, Türkiye vb. gösterilebilir.
3.
Yarı
Doğrudan Demokrasi
Burada
ise halk ve temsilcileri egemenliğin kullanımında paydaştırlar. Aslında
egemenliği kullanan yine vekillerdir. Ancak halk da referandum, veto, halkın
kanun teklifi sunması gibi usullerle yönetime katılır. Referandum parlamentonun çıkarmak istediği
kanun metninin halkoylamasına sunulmasıdır. Halk belli sayıda imza toplayarak
belli bir konuda kanun çıkarılmasını isteyebilir. Halkın topladığı imza
anayasanın öngördüğü sayıya ulaşırsa parlamento o konuyu görüşmek zorundadır. Usulüne
göre kabul edilen kanun halkın düzenlediği referandum ile reddedilebilir.
Böylelikle o kanunun yürürlüğe girmesi engellenmiş olur. Buna da halkın vetosu
denir.
İtalya
Cumhuriyeti Anayasası Madde 71- Kanun
teklifi, Hükümet, her iki Meclis üyeleri ve anayasa değiştirme kanununun bu
konuda yetki verdiği organlar ve kurumlar tarafından verilebilir.
Halk da en az elli bin
seçmenin imzasıyla maddeler halinde bir tasarı vermek suretiyle yasama sürecini
başlatabilir.
İtalya
Cumhuriyeti Anayasası Madde 75- Beşyüz bin
seçmen veya beş Bölge Meclisinin istemesi durumunda, bir kanun veya kanun
niteliğinde olan bir kararın kısmen veya tamamen kaldırılması için genel halk
oylamasına başvurulur.
Görüldüğü
üzere İtalya’da yarı doğrudan demokrasinin araçları görülmektedir. Onun dışında
İsviçre’de yarı doğrudan demokrasiye örnek gösterilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder